Selim Sesler geldi geçti bu dünyadan.Gölgeler,taşlar hala şurada dinliyor onu.
Hepimiz çağımızın en havalı değer algısı''evrensellikten''bahsediyoruz.Farklı olmanın güzelliğini dille getirip asıl zenginliğin bu olduğunu tekrarlıyoruz.Sen öyle ben böyle ne kadar güzeliz,diyoruz.O sırada başkalarına dayattığımız sınırlarımızı,kalıplarımızı, o öyle olmazlarımızı ne yapıyoruz hiç bilmiyorum.Çay öyle demlenmez,o renk onunla gitmez,balığın yanında o yenmez,rakı içerken bu dinlenmez...Hangi ara hislerimizi bağıra bağıra över olduk?Ezgileri bile uygun hava durumunda kullanmak için kafamızdaki çekmecelere saklıyoruz;rüzgarın uğultusunu,kanat hışırtısını.Tek sınırı başımızı döndüren gökyüzü olan sokağın ritmi siner mi mesela?Sokağın sesini güneşten alıp aya kadar ulaştıranlar varken elbette hayır.Eğer yolunuz Taksim'e,İstiklal'e,Mis sokağa ve Tünel'e,Kadıköy'e ve Mühürdat Caddesi'ne düşmüşse mutlaka bu sesleri size ulaştıran birilerini duymuşsunuzdur.Eğer bir de bu güzellikler dokunmuşsa Siya Siyabend çarpmıştır yüreğinize.Sokak sanatının ülkemizdeki sayılı temsilcilerindendir kendileri.Bazı şeyler sokağa ne kadar da güzel yakışmaktadır değil mi?
Bu Konuyu Yorumlayın